Mecra'nın Dili, Sevgi!

Howard Schultz bir cümlesinde “Bir şirket, sadece kazançlara bağlı kalarak değil, değerlere ve insanlara da önem vererek yönetildiği taktirde kendisini meydana getiren tutkuyu ve şahsiyeti kaybetmeden büyüyebilir” demiştir. Değerlerin kaybolmadığı bir toplulukta kazanan her zaman ekip olacaktır. Satış rakamlarının hedef alınmadığı, rakamların yalnızca sayılardan ibaret olmadığı bir çatıda, odaklanılan hikayelerse başarı her zaman ulaşılır olacaktır. İnsanların kalbine dokunmak için ne olduğumuzdan çok, ne yapabileceğimizi göstermemiz her zaman 1-0 önde olmayı sağlayacaktır. 
Birçok markanın hala hedef kitlelerine hitap etmek için sosyal mecraya bütçe ayırmadığını görmekteyiz. Oysa bu mecranın, iletişimin köprüsü olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Sosyal mecrayı kullanmak demek de, her gün paylaşım yapılmasını gerektirmez. İçerik yaratmak çok kolaydır, ancak iyi düşünülmüş ve zekice planlanıp hedef kitleyi etkileyecek bir paylaşımın, sizi öne geçireceğini unutmamız gerekir. Yanlış zamanda ve içeriği sağlam olmayan bir paylaşımın sadece paylaşım sayınızı değiştireceğini ve geleceğinize hiçbir etkisi olmayacağını bilmeniz gerekmektedir. Hangi mecrada nasıl bir dil kullanılacağı, paylaşım sıklığı ve saati, hashtag seçimleri, video veya görsel kullanımının seçimi, her markaya ve hazırlanan kampanyaya göre değişiklik gösterir. Sizi öne geçirmek için, iyi bir profil oluşturulması ve içeriklerin düzenli olması ve markaya uygun reklamların verilmesi, sonuçlarının da analytics ile raporlanması, gelecek için yatırım olacaktır.
Bir markanın mecrasını nasıl yönettiği ve nasıl kullandığı, her zaman bir kimlik olarak öne çıkacaktır. Karşı tarafı rakamlardan ve satışlardan ziyade, yapılan işlerle ve ajansın hitabıyla kazanmak birincil hedef olmalıdır. Büyümek için, önce işi sevmek ve bu sevgiyi müşteriye göstermek gerekir. Unutmayalım ki, sevgi, hayatın en büyük anahtarı ve kazancıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DENİZ YORULMAZER İLE UFAK TEFEK BİR RÖPORTAJ

GÖKHAN EMRE AKIL

KENDİMİ İŞE ALDIM